Blog

2. DÜNYA SAVAŞININ KADERINI DEĞIŞTIREN ADAM | ALAN TURING

Dünya tarihi, insanlık tarihini değiştiren birçok olayla dolu. Tarım Devrimi, Sanayi Devrimi, 2. Dünya Savaşı, Fransız Devrimi gibi olayları buna örnek gösterebiliriz. Bunlar arasında günümüze en yakın olanı tabii ki 2. Dünya Savaşı. Tahminen 70 ila 85 milyon insanın hayatını kaybettiği bu savaşta çok kilit bir isim var: Alan Turing

1912’de İngiltere’de bir devlet memurun oğlu olarak doğan Turing, modern bilgisayar biliminin ve yapay zekânın öncülerinden biri olarak kabul edilir. Çocukluğundan itibaren sayılara olan ilgisi büyüdükçe artmıştır. Küçük yaşlarda okumayı kendi kendine söktüğü söylenir. Latince, Yunanca gibi derslerde pek başarılı değildi fakat sayısal zekâsı asla küçümsenmemeliydi. Matematikçi, kriptanalist ve mantıkçı olan Alan Turing; Cambridge King’s College’da matematik bölümünü yüksek onur derecesiyle bitirdi ve gelecek yıllarda üniversiteye akademi üyesi olarak girdi. 1938 yılında kendi isteğiyle İngiltere’ye döndü ve kısa bir süre sonra kendini savaşın içinde buldu. 

Enigma Şifreleri Kırılamaz! 

2. Dünya Savaşı, ilk yıllarda Almanya’nın lehine gidiyordu. Ürettiği U-botlarla savaşın en büyük denizaltı filosuna sahip olması Amerika’yı büyük bir korku içinde bırakıyordu. U-botlar müttefik gemilerinin adeta korkulu rüyasıydı. Bu denizaltı filosunun birçok müttefik gemisini batırmasıyla birlikte Birleşik Krallık, kendisine ulaşması gereken lojistik desteklerden mahrum kalıyordu. Bu desteğin Birleşik Krallık’a ulaşamaması açlığı ve çaresizliği beraberinde getirmişti. 

Almanya’nın, bu iki süper gücü alt etmesindeki en önemli etken hiç kuşkusuz Enigma’dır. Enigma, Almanya’nın; savaş taktiklerinin bilgilerini içeren yazıları şifreleme yöntemiydi. Ancak bu şifreler kırılabildiğinde Almanya’ya üstünlük sağlanabilirdi. Fakat bu şifreleme o kadar karmaşıktı ki herkes bu şifrelerin ‘kırılamaz’ olduğunu düşünüyordu. Tabii ki Alan Turing denemek isteyene kadar…

Makineler Düşünebilir Mi?

O zamanlar birçok insan bunun mümkün olmadığını düşünüyordu. Fakat Alan Turing’e göre insan beyninin çalışma stratejisinden tutun dünyanın var oluşuna kadar her şey materyalist bir oluşum içindeydi. Bu fikir onu, makinelerin insan beynine rakip olabileceğini düşünmeye itiyordu. 

Bu noktada Turing, şunu düşündü: işlemler nasıl yapılıyor? Bunun cevabını bulmak onun için zor olmamıştı. Matematiksel bir işlemin yapılması için elimizde iki boyutun olması yeterliydi: veri ve komut. İki sayının bölünmesi, on sayının çarpılması veya dört işlemin tek bir soruda toplanması yalnızca komutların verilere göre uygulanmasıydı. Bunu keşfeden Turing, insanlık için yeni bir dönemi başlatmak üzereydi.

Enigma, üç çarktan oluşan bir cihazdı. Daktiloya benzeyen bir görünüşü vardı ve içerisindeki çarklar, hangi harfin hangi harfe dönüşeceğini belirliyordu. Fakat bu şifreleme muhtemelen aklınıza gelenden çok farklıydı. Enigma şifrelerini kırmanın zorluğunu şu şekilde ifade edebiliriz: Enigma tarafından şifrelenmiş bir mesajın doğru tahmin edilebilme olasılığı, aynı anda atılan 26 zarın kaç geleceğini doğru tahmin edebilme olasılığına benzer. Ayrıca Enigma ayarları 24 saatte bir değişiyor ve her defasında ortaya milyarlarca olasılık çıkıyordu. Yani Birleşik Krallık’ın, çözülmesi yüzlerce yıl alabilecek bu mesajı çözmesi için 24 saati vardı.

Bu şifreleri çözmek amacıyla Birleşik Krallık bir ekip kurdu ve Turing, bu ekibin vazgeçilmeziydi. Turing’e göre Enigma’nın çalışma şeklini insan beyninin tek başına çözmesi imkânsız olabilirdi. Fakat bir makinenin bunu yapması ona göre hiç de imkânsız değildi. 24 saat içerisinde milyarlarca farklı olasılığı deneyecek bir makine tasarlanması, ona göre tek çıkış yoluydu. Fakat hükümet, sonuç alınacağından emin olamadığı bu fikir için kaynak ayırmaktan çekindi. Büyük ısrarlar sonucu Turing’in fikrinin denenmesi kararı alındı. Bu kararla birlikte ilk kez Polonya’da tasarlanmış olan ‘Bombe’ isimli bir cihazı yeniden tasarladılar. Tasarladıkları bu makine, ekibin zekasıyla birlikte 24 saatte şifreleri kırmayı başarmıştı. Rüzgâr tersine dönmüştü. Almanya’nın bütün planları Birleşik Krallık’ın elindeydi. Bu da beraberinde zaferi getirdi!

Turing Testi

Alan Turing’in başından beri üstünde durduğu bir soru vardı: Bilgisayarlar düşünebilir mi? Bu soruyu cevaplamak için ‘Turing Testi’ olarak bildiğimiz o meşhur testi bir makalesinde bilim dünyasına sundu. Bu teste göre bir insan hem bir makine hem de başka bir insanla doğal dilde konuşur. Sorgulayıcı, ikisine de sorular yöneltir ve testin sonunda hangisinin insan olduğunu ayırt edemezse makine, testi geçmiş demektir.  Bu test, ortaya atılmasının üstünden yıllar geçmiş olmasına rağmen yapay zekâ alanında hâlâ kullanılmaktadır. 

Kapanış

Bilgisayar biliminin babası, dünyanın en zeki kriptanalistlerinden biri. Dâhi bir matematikçi, milyonlarca insanın hayatını kurtaran bir kahraman… Alan Turing’in azmi ve cesareti, maalesef onun acı içinde ölmesine engel olamamıştır. Fakat fikirleri, zekâsı, öncülük ettiği bilgisayar bilimlerinin gelişmesinde ve teknolojinin ilerlemesinde büyük pay sahibidir. 

Yazıyı Turing’in şu sözüyle bitirmek isterim:

‘Bazen hiçbir şeyi akıl edemeyeceği sanılan insanlar, hiç kimsenin akıl edemeyeceği şeyleri yaparlar.’

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak

Bize Yazın
Bize Yazın
Türkiye’nin En Büyük Gençlik ve Etkinlik Platformu Badi Etkinlik... Hoşgeldiniz.
0